Karaciğer Kelebeği Belirtileri, Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri
Halk arasında karaciğer kelebeği olarak bilinen, tıbbi ismi ise Fasciola Hepatica olan hastalık hakkında bilinmesi gereken temel esaslar; büyük karaciğer kelebeği ve küçük karaciğer kelebeği olmak üzere ikiye ayrılan parazit kaynaklı bir hastalık olduğudur.
Karaciğer Kelebeği
Karaciğerin vücuttaki bağışıklık, sindirim ve dolaşım sistemlerinin kilit noktası olduğu göz önünde bulundurulursa, bu organda meydana gelecek olan hastalıkların vücudu ne ölçüde etkileyebileceğini tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu noktada bahsi geçen organın vücut için oldukça kritik olan birkaç görevinden bahsetmek konu bütünlüğü açısından faydalı olacaktır:
- Yaşlanan alyuvarların yok edilerek yerine yenilerinin geçmesi ve pıhtılaşma için gerekli sentezleri yapan protrombin ve fibrinojen üretiminde rol alması.
- Lenf ve antikor üretimiyle bağışıklık sistemine destek olması.
- Vücutta bulunan karbonhidrat ve protein fazlalarının yağ hücrelerine çevrilmesi ve vücut sıcaklığının dengelenmesi.
- Vücut için bir hayli zararlı olan toksin nitelikli maddelerin etkisiz hale getirilmesi.
Görüldüğü üzere karaciğerin vücut için sağladığı faydalar ve aldığı görevler oldukça kritiktir. Bu nedenle de belirtildiği gibi karaciğer rahatsızlıkları deyim yerindeyse sistemi kilitleyecek, bireyin yaşam standartlarında keskin düşüşlere sebep olabilecek rahatsızlıklar grubuna dahil edilir.
Karaciğerin görevlerinden bahsettikten sonra esas üzerinde durulması gereken nokta olan büyük karaciğer kelebeği ve küçük karaciğer kelebeğini detaylandırmak gerekir.
- Büyük Karaciğer Kelebeği: Boyutları yaklaşık olarak 2 ile 3 santimetre aralığında değişen ve insan vücuduna birçok farklı yolla bulaşabilen bu tür, küçük karaciğer kelebeğine kıyasla daha yaygın olarak görülür. Bu türü kendi içerisinde de “Kedi” ve “Çin” kelebeği olmak üzere ikiye ayırarak incelemek gerekir. Çin kelebeğinin ömrü 10 yıl, kedi kelebeğinin ömrü ise 25 yıl olarak tespit edilmiştir. Her iki tür de genellikle Asya, kısmen de olsa Avrupa ülkelerinde görülür.
- Küçük Karaciğer Kelebeği: İnsanlarda genellikle rastlanmayan bu tür, atlama taşı yani konak olarak karıncaları tercih eder.
Karaciğer kelebeğini dış parazitler oluşturduğu ifadesinden de anlaşılabileceği gibi dış ortamdan vücuda sokulan besinler genellikle hastalığın tetikleyicisi olarak kendini gösterir.
Yapısal olarak insan vücuduna uygun olmayan su ya da sıvı tüketimi ve özellikle sebze, meyvelerin yıkanmadan tüketilmesi hastalığın temel nedenlerini oluşturur. Buna ek olarak tüketilen kırmızı etlerin temin edildiği hayvanların sağlık durumları da hastalığın oluşmasında etki sahibi olabilir.
Belirtileri
Başlangıç evrelerinde hastalığın semptomlarını tam manasıyla kendini göstermemesi hastalığın teşhisini, dolayısıyla da tedavisini zorlaştırır. Başlangıç aşamasındaki hastalık bireyde aşağıda listelenen olumsuzlukları meydana getirerek deyim yerindeyse daha ciddi problemlerin ilk seslerini çıkartmaya başlar.
- Vücut ısısının dönem dönem oldukça yükselmesiyle ilinti olarak ortaya çıkan hararet hissi.
- Karaciğer büyümesine bağlı olarak ortaya çıkan karın ağrısı.
- İştahsızlık hissi nedeniyle zaman zaman halsiz düşme.
Görüldüğü gibi hastalığın ilk aşamalarında ortaya çıkan belirtiler diğer birçok hastalıkla karıştırılmaya gayet müsaittir.
Hastalık ilerleyen evrelerde semptomlarını şiddetlendirerek devam eder. Bu durum karaciğerin fonksiyonlarını tamamen yitirmesine kadar devam edebilir. Elbette hastalığın geniş ölçüde tahribat vermemesinde kilit noktayı; erken evrelerde teşhis yapılması ve etkin tedavi yönteminin belirlenerek bir an önce tedaviye başlanması oluşturur.
Tedavi yöntemleri
Hastalığın hangi aşamada olduğuna bağlı olarak belirlenen tedavi yöntemi değişkenlik gösterir. Eğer karaciğerin tümüne yayılmamış yani ilk evrelerde olan hastalıkta ilaç tedavisi tercih edilirken ilerleyen evrelerde cerrahi operasyon ile tedavi gündeme gelir.
Burada belirtilmesi gereken hastalığın tedavisinden ziyade hastalıktan nasıl korunmak gerektiği olmalıdır. Çünkü; belirli önleyici etmenler değerlendirmeye alınıp uygulanırsa tedaviye dahi gerek kalmadan problem ortadan kaldırılmış olur.
Bu bağlamda; bireyin güvenilir noktalardan temin ettiği kırmızı etleri tüketmesi, meyve ve sebze tüketirken kesinlikle uzunca bir süre yıkaması daha sonra tüketmesi önleyici olarak alınabilecek tedbirlerin başında gelir. Tüm bunlara ek olarak; bireyin yaşantısı içerisinde temizlik ve hijyen kurallarına azami derece uyması da önleyici nitelikte olabilir.