Yeni Doğan Bebekte Sarılık ve Tedavi Yöntemleri
Normal doğumlarda 50% ve erken doğumlarda daha yüksek oranla görülebilme riski bulunan yeni doğan bebekte sarılık oluşumunda uygulanacak tedaviler ve bu tedavilerin etkileri.
İçindekiler
Yeni Doğan Bebekte Sarılık Nasıl Tedavi Edilir?
Bebeğin doğumdan sonraki ilk 28 günlük periyotu kapsayan dönem olan ‘yeni doğan dönemi’ içerisinde bebekte çeşitli problemlerin oluşması söz konusu olabilir. Bu problemler arasında da sarılık ilk sırada kendisine yer bulur. Yeni doğan bebekte görülen sarılık belirli faktörlere bağlı olarak meydana gelebileceği gibi aynı zamanda da fizyolojik olarak normal doğumlarda 50% ve erken doğumlarda daha yüksek yüzdeli olarak görülme riski bulunur. Bu tip sarılıklarda doğumdan sonra 2. veya 3. günde ortaya çıktığı gibi genellikle tedavi gerektirmeden kendiliğinden geçer. Ancak diğer tip sarılıklarda tedavi uygulamaları gerekebilir ve tedavi süreci uzun süreli olabilir.
Bebekte Sarılığın Hangi Durumlarında Tedavi Uygulanır?
Yeni doğan bebekte meydana gelen sarılık ile ilgili olarak tedavi uygulamaları, genellikle bebeğin sağlık durumu ve sarılığın oluşum nedenine göre değişkenlik göstermektedir. Bu doğrultuda da fizyolojik(normal) sarılık oluşumunda genellikle kendiliğinden geçmesinden dolayı herhangi bir tıbbi bir tedavi uygulamasının gerçekleştirilmesine gereklilik bulunmamaktadır. Buna karşın eğer bebekte sarılık oluşumu;
- Yetersiz anne sütü alımından,
- Anne sütünden,
- Kan grubu uyuşmazlığından,
dolayı meydana gelmiş ise tedavi uygulamalarının gerçekleştirilmesi gerekliliği oluşmaktadır.
Yeni Doğan Bebekte Tedavisinde Kullanılan Yöntemler
Yeni doğan bebekte görülen sarılıkta, uygulanacak 3 farklı tedavi yöntemi bulunur. Uygulanacak tedavi yöntemleri;
- Fototerapi (Işık Tedavisi),
- Kan Değişimi,
- Farmakolojik tedavi,
şeklindedir. Bu 3 tedavi uygulaması yeni doğan bebek sarılığı nasıl tedavi edilir sorusunun yanıtlarını karşılamaktadır.
Fototerapi (Işık Tedavisi)
Bu uygulamanın temel hedefi, doğrudan bebeğin vücudundaki billirubin seviyesini indirerek, olası ‘kan değişimi’ uygulaması gerekliliğini düşürmektir. Bununla birlikte fototerapi yani ışık tedavisiyle ‘bilirubin ensefalopatisi’ gelişiminin önlenmesi hedeflenir. Fototerapi uygulamalarında, söz konusu etkiler kullanılan ışığın dalga boyu, yoğunluğu-gücü, ışığa maruz kalacak vücut yüzeyi ve vücuttaki billirubin seviyesinde yakalanan düşüş ivmesi etkili olur. Uygulanma sıklığı, uygulanan oran düzeyi gibi faktörler, uygulamalar sırasında vücutta elde edilen billirubin düşüş ivmesine göre şekillendirilmektedir. Bu doğrultuda da fototerapi uygulamalarında;
- Işık kaynağı,
- Işık kaynağının mesafesi,
- Yüzeyin genişliği,
önemli etken faktörlerdir. Günümüzde fototerapi cihazları;
- Florasan lamba (gün ışığı, mavi, özel mavi, turkuaz ve yeşil),
- U veya spiral lamba,
- Metal halojen lamba (spot ve kuvöz),
- LED lamba,
gibi ışık kaynaklarına göre sınıflandırılmaktadır. Fototerapi uygulamasında ışık kaynağının bebeğe, ne kadar yaklaştırılması, o oranda etki artışının elde edilebilmesine yardımcı olur.
Önemli Not: Uygulama sırasında bebeğin ışığa maruz kalan yüzeyinin mümkün olabildiğince geniş seviyede tutulmasına dikkat edilir.
Kan Değişimi
Kan değişimi uygulaması ile birlikte bebekte, sarılık halinde en fazla risk taşınan ve korkulan durumlardan birisi olan kernikterus gelişiminin önlenmesidir. Kan değişimi, serum billirubin seviyesinin, yoğun fototerapi ve gereklilik halinde IVIG tedavisinin uygulanmasına karşın bebek prostnatal yaşı ve bilirubin nörotoksisitesi çerçevesinde belirlenmiş olan olası risk sınırlarına gelinmesi halinde uygulanmaktadır. Kan değişimi uygulamalarında seçilecek kanın özellikleri;
- Kan grupları ve kan ürünü,
- Işınlama ve filtreleme,
- Isıtma,
- Miktar hesaplaması,
gibi faktörlere bağlı olarak değerlendirilmektedir.
Kan değişimi için seçilecek kan genellikle ‘Kan Bankası’ tarafından eritrosit ve plazma hematokrit seviyesiin 50% ila 60% oranında düşmesini sağlayacak seviyede karıştırılmaktadır. Bunun haricinde;
- Kan grubu uyuşmazlığı halinde 0 eritrosit, AB plazma kullanımı gerçekleştirilir.
- ABO uyuşmazlıkları dışında ‘plazma’ yerine serum fizyolojik ve albümin ilavesi söz konusu olur.
- Uyuşmazlığın bulunmaması halinde ise bebeğin kan grubu ile aynı gruptan kan ile değişim uygulamaları yerine getirilir.
Kan değişimi uygulamaları 1 ile 2 saat aralığında sürebilir. Tek seferde uygulanabilecek kan değişim miktarı ise 5 ml/KG şeklindedir.
Önemli Not: Fototerapi uygulamaları sırasında gereklilik teşkil etmesi halinde kan değişimi tedavisi de uygulanabilir.
Farmakolojik Tedavi
Farmakolojik tedavi uygulamaları en son raddede uygulanan yöntemdir. 2 farklı uygulanış şekli ve uygulama amacı bulunur. Bunlar;
- Bebekte billirubin klirensinin standart metabolik yöntemine ivme verilmesi
Kanda bulunan yağların oransal düşüşünün sağlanması amacıyla tercih edilen klofibrat beraberinde glukuronoziltransferaz enzimin de uyarıcı etkide bulunur ve billirubin klirensinine hız verir.
- Billirubin üretiminin düşürülmesi
Billirubin üretiminin düşürülmesinde, hem oksijenazın inhibisyonu hem de hemolizin inhibe edilmesi (ntravenöz İmmünoglobulin (IVIG)) şeklindedir.
Kaynaklar
- http://www.samiulus.gov.tr/Upload/files/yenidogansarilik.PDF
- https://www.schn.health.nsw.gov.au/files/factsheets/jaundice_in_newborn_babies-tr.pdf
- http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/aile_hekimligi/dr_aysenur_kavlu.pdf
- http://www.annevebebek.org/pdf/yenidogan_sariliklari.pdf
- http://www.neonatology.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/sarilik.pdf